Sakız Adası, Chios / 01.08.2014 | 2mi3
top of page

    Chios : Bir Yunan Adası’ndan Fazlası...

          ‘…Bu çatışmalar süresince Miletoslular, Ionialılar’dan Khios dışında bir yardım görmemişlerdir. Khios, Miletoslular’ı tutmakla buna benzer bir hizmetin karşılığını ödemiş oluyordu.’ 

Tarih, Herodotos ( İ.Ö.484-İ.Ö.430-420 )

         ‘…Athena’nın oturur durumda pek çok tahtadan yapılmış heykeli vardır.Örneğin Phokaia, Massalia, Roma, Khios ve diğer bir çok yerde olduğu gibi.’

Geographika, Strabon ( İ.Ö.64 – İ.S.24 )

         Chios, Khios, Xios, ya da bizim bildiğimiz adıyla Sakız Adası… Herodotos, günümüzden yaklaşık 2500 yıl evvel bahsetmiş, Coğrafyacı Strabon ise 2000 yıl evvel. Her ne kadar küçük bir ada gibi gözükse de adı dikkat çekici kaynaklarda geçecek kadar önemli.

chios.jpg

         Geçtiğimiz günlerde öğrendim ki babamın dedesinin dedesi Chios’tan göç etmiş İstanbul’a. Vaftiz annem zaten oradan. Anlayacağınız bağlarım var Chios ile tıpkı Imbros’la olduğu gibi. Durum böyle olunca Çeşme’ye tatile gitmişken gidip görmek istedim. Günübirlik bir ziyaretin yetmeyeceğini biliyordum, fakat gene de önemli yerlerini gezebildim.

 

Chios’un Mitolojik Kökeni :

 

         Her ne kadar Türkiye’de Sakız Adası olarak bilinse de, bizden başka kimse ‘Mastika Island’ demiyor. Chios ismi’nin binlerce yıllık bir geçmişi var. Mitoloji’ye göre bu isim, Dionysos ile Ariadne’nin oğlu Oinopion’un adaya gelmesinin ardından kızının ismini bu adaya verdiği yönündedir. Gerçeği söylemek gerekirse bu bağdaştırma bana pek mantıklı gelmiyor. Çünkü güvendiğim kaynaklara göre ( Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü ), Oinopion oğulları Euanthes, Staphylos, Maron, Talos ve bir de Merope adında bir kızı vardır. Kaldı ki Oinopion’un Theseus ile Ariadne’nin oğlu olduğu da söylenmektedir. Fakat, Dionysos ile bağdaştırılmasının sebebi, Oinopion’un adaya kırmızı şarap kullanımı sokan ilk kral olması olabilir.

oenipion.jpg

         Chios ( Xios ) isminin bir başka mitolojik kökeni ise Poseidon’a dayanmaktadır. Bu anlatım bize antik çağ yazarlarından Pausanias tarafından aktarılmıştır. Henüz adanın üzerinde bir yerleşme olmadığı dönemde, Poseidon buraya gelerek bir periyle birlikte olmuştur. Bu periden, bir oğlu olmuştur. Fakat perinin doğum esnasında çok fazla acı çekmesi ile kar yağmaya başlamıştır. Dolayısıyla Poseidon oğluna ‘Kar’ anlamına gelen Chioni ismini vermiştir. Açıkçası, Pausanias’ın Yunanistan’ın Tanıtımı ( Description of Greece ) isimli eserinde geçen bu anlatım bana daha mantıklı gelmektedir.

tauchnitz_pausanias_1829.jpg

         Adanın ismiyle ilgili son olarak, belki de sizlere daha mantıklı gelecek, Tarihçi Isidoros der ki; Fenikelilerin dilinde Chios sakız demektir, buraya gelen Fenikeliler adadaki sakız ağaçlarından ötürü adaya bu ismi vermişlerdir. Tıpkı Osmanlı Dönemi’nde adadaki sakız ağaçlarından dolayı adaya Sakız Adası denmesi gibi…

img_1400.jpg

Chios’un Kısa Antik Çağ Tarihi ve Sakız :

 

         Chios, M.Ö.6000 yıllarından günümüze kadar, Prehistorik Dönemi, Ion,Klasik ve Hellen Dönemi’ni, Ortaçağ ve Bizans Dönemi’ni yaşamış, ardından 200 yıl kadar Cenevizliler de kaldıktan sonra Osmanlı İmparatorluğu egemenliğe girmiş ve günümüzde bir Yunan adası olarak varlığını sürdürmektedir.

 

         Eski kaynaklara göre Chios’un ilk sakinlerinin Lelegler olduğunu söylemektedir. Lelegler, Antik Yunan Çağı öncesi bu topraklarda yaşayan, Pelasglar, Minoslular, Telchinesler gibi bir halktır. Ionların istilasıyla bu halklar bu topraklardan dışarı itilmiştir. M.Ö.499 yılında Persliler’e karşı Ion Ayaklanması’na katılan Chios’da M.Ö.493 yılında Persliler  büyük bir yıkım yaratmıştır. Tapınaklar yıkılmış, tarlalar yakılmış ve birçok adalı esir edilmiştir. M.Ö.479 yılında gerçekleşen Mykale Savaşı’nın ardından Chios Delos Birliği’ne katılmıştır. Chios, bu birliğe herhangi bir vergi ödememiş fakat gemi sağlamıştır. Fakat bu birlikteki huzur Peloponnez Savaşları’nın çıkmasıyla son bulmuştur. Bu sefer Atina’ya karşı tekrar ayaklanan Chios bu sefer Atinalılarca kuşatılmış ve ikinci kez birliğe katılmıştır. M.Ö.357 yılında tekrar başkaldıran Chios, Makedonya’nın yükselişine kadar özgür kalmıştır. Büyük İskender Dönemi’nde ise, adalılara bir mektup gönderilmiş ve bu mektupta yeni demokratik düzene uymalarını, yeni yasaları ve ödemeleri gereken vergilerden bahsedilmiştir. Büyük İskender tarafından gönderilen bu mektup bugün adadaki müzede sergilenmektedir. Maalesef müzeye gitme fırsatım olmadı ki bu adaya bir daha gideceğim anlamına gelmektedir 🙂

 

         Bu arada belirtmeden geçmek istemedim, Homeros’un bu adada öğrencilerine ders verdiği rivayet edilmektedir.

 

         Ada üzerinde en önemli ürün sakız ağaçları. Osmanlı Dönemi’nde bir kilo sakızın bir kilo altına eş değer tutulduğu rivayet edilir. Enteresandır, bu sakız ağaçları, her yerde yetişebilir fakat ürünü sadece Chios’ta, özellikle adanın güneyinde vermektedir. Ürün veren sakız ağaçlarının altına beyaz bir toz dökülür ve ağaçlara ustaları tarafından yarıklar açılır. Ada üzerinde altında beyaz toz dökülü her sakız ağacı ürün vermektedir. Bu beyaz toz damlayan sakızların topraklanmasını engellemektedir. Sakız, gıda endüstrisinin yanısıra, tıpta da kullanılmaktadır. Ada bu özelliği ile diğer Yunan Adaları’nın önüne geçmiş, hatta kendisini diğer adalardan ayırmıştır. Turizm’e önem çok fazla verilmemektedir. Ekonomik Kriz adayı etkilememiştir. Beyaz boyalı, mavi pencereleri evler bu adada yoktur.

img_1399.jpg

         Günübirlik bir ziyaret olacağı için ayarladığımız tur ile adanın güneyine, Mesta ve Pyrgi şehirlerine gittik.

Mesta:

 

         Mesta, adanın güneyinde bulunan ve Ortaçağ’dan günümüze ulaşmış bir köydür. Bizans Dönemi ve Cenevizliler’in adayı istila ettiği dönemde kurulan bu köyde Ortaçağ dokusu hala varlığını korumaktadır. Gerek yolları, gerekse binaların yapısı, dar sokaklar hakikaten size dönem hissini vermektedir. Mesta 14.yüzyılda kurulmuştur. Köy Merkezi’nde Eski Taxiarchis Kilisesi bulunmaktadır. 1794 yılında yapılmış olan bu kilise içerisinde, meleklerden Mikael ve Gabriel’in gümüş kaplamalı ikonaları dikkat çekmektedir. Ayrıca kilise içerisinde İstanbul ve Kudüs’ten gelmiş ikonalar bulunmaktadır. Kilise içerisinde fotoğraf çekmek ( flaşlı ve flaşsız ) yasak olduğu için çekmedim. Fakat internetten bulduğum fotoğrafı aşağıda inceleyebilirsiniz.

taxiarxis2.jpg

​         Sakız Adası nüfus olarak yoğun bir ada değildir. Ada sakinlerinin büyük bir kısmı Amerika’da, Kanada’da yaşamaktadır. Yaz aylarında, bu ülkelerden adanın sakinleri gelerek özellikle Mesta’da, kendi evlerinde yazı geçirmektedirler.

img_1413.jpg

         Mesta’nın taş döşeli, dar yolları köy merkezinde kesişecek şekilde yapılmıştır. Evler, düşman saldırısında halkın korunabileceği ve görünmeden çatılara çıkabilecekleri şekilde yapılmıştır. Mesta, bugün korunma altına alınmış anıtsal yerleşkelerden biridir.

img_1410.jpg

​        Mesta’nın ardından tur otobüsümüzle Pyrgi’ye doğru yol aldık. Pyrgi’yi merak ediyordum çünkü evlerinin dış cephelerini kendilerine has bir stille desenlendirmeleriyle ünlüydü.

 

Pyrgi :

 

        Tıpkı Mesta’da olduğu gibi Pyrgide de taşla döşenmiş, dar yollar bizi karşıladı. Fakat Pyrgi’de farklı olan bir şey vardır. Xysta adı verilen bir teknikle bina cephelerine işlenmiş desenler…İtalyan Sgraffito stilini anımsatan bu desenlerin Cenevizler etkisiyle ortaya çıktığı düşünülmektedir. Açıkçası ben çok etkilendiklerini düşünmüyorum. Çünkü, Yunanlar Antik Çağlar’dan beri geometrik şekillere, desenlere ilgi göstermiştir. Bunu çömleklere, antik yapılardaki süslemelere bakarak çok rahat görebiliriz. Meandros olarak bilinen Yunanlar ile özdeşleşmiş deseni düşünün. Aşağıdaki görseli inceledikten sonra, Pyrgi fotoğraflarına bakarsanız ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.

greek-geometric-art.jpg

         Basitçe Xysta, siyah kum sıvamanın üzerinin dikkatlice beyaz ile boyanıp ardından kazılarak desenlerin ortaya çıkarılmasıdır.

img_1423.jpg

         Pyrgi’nin bir başka özelliği ise tarihteki önemli bir ismi, Kristof Kolomb’u misafir etmesidir. Ada’nın gemi ve denizcilik alanında geçmiş yıllardan gelen bir ünü mevcut. Bunu anlamak için fazla araştırmaya gerek yok, adaya bağlı bir başka ada olan Oinousses Adası, Yunanistan’ın en önemli armatörlerinin bulunduğu ve üzerinde 4 yıllık bir Kaptanlık okulunun olduğu bir yer. Kristof Kolomb, Amerika’yı keşfetmek üzere yola çıkmadan, Chios’taki denizcilerden, haritacılardan bilgi almak, tecrübelerinden faydalanmak adına burayı ziyaret etmiştir. Tabii bu sadece rivayet edilmektedir. Bugün, Pyrgi’de kalmış olduğu ev ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir.

img_1467.jpg

         Pyrgi’de dikkatimi çeken Xysta desenlerinden bir kaçını sizlerle paylaşıyorum.

img_1449.jpg
img_1436.jpg

Geri Dönüş :

 

         Chios, günü birlik bir turdan çok daha fazlasını hakketmektedir. Ada küçük olmasına rağmen, gezilecek bir çok köy, görülecek bir çok eser ve çok güzel plajlar bulunmaktadır. Nea Moni Kilisesi’ni göremedim, Arkeoloji Müzesi’ni gezemedim, Homeros’un izlerini taşıyan Daskalopetra’ya gidemedim ki burası aynı zamanda Kibele Tapınağı’dır. Ama tabii, bu kadar yakınımızda çok fazla değer taşıyan bir ada mevcut ve üstelik ulaşım çok kolay. Bir başka yaz tatilinde ( ki Bayram’a denk gelmemesi tercih sebebidir) buraya tekrar gelip, bu yazımın ikinci bölümünü yazmak isterim.

 

         Antik Çağlardan beri devamlı başkaldıran bir ada olan Chios’u, bir Yunan Adası’ndan fazlası olarak görmek yerindedir diye düşünüyorum. Kardeşlerine benzemek istemeyen asi bir çocuk gibi…

01.08.2014

 

Yazan : Dimitri Daravanoğlu

Fotoğraflar : Dimitri Daravanoğlu

 

Kaynakça :

1- Grimal P. , Mitoloji Sözlüğü , Çev. Sevgi Tamgüç , Sosyal Yayınlar , İstanbul , 1997

2- Herodotos , Tarih , Çev.Müntekim Ökmen ,Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları , İstanbul 5.Basım  2008

3- Strabon , Geographika , Çev. Prof.Dr.Adnan Pekman ,Arkeoloji ve Sanat Yayınları , İstanbul 5.Basım  2005

4- Pausanias , Description of Greece,  W.H.S. Jones , http://www.theoi.com/Text/Pausanias7A.html

bottom of page